rüzgar, itiraf VS ihanet

23:23
Kim olduğunu bilmeseydim, sen olmanı umabilirdim bir zaman daha. 
Ey rüzgar, kapımı çalan sen ol derdim. Hırçın hoyrat ve buna rağmen korkakça.
Lakin gelen ışıl ışıl bir yaz ki senin için fazlaca mutlulukla dolu. Senin için çok aydınlık yeni gelen mevsim...
Çokça uçurtma saldım rüzgara, içine güzel umutlu mutlu resimler boyayıp katladığım... Onlarca, onlarca dönmeyeceksen eğer bir sıcak yaz rüzgarı gibi, senin için fazla uzak benim pencerelerim. Ki mutluluğa bakar gözleri odalarımın.
Ey rüzgar, sen ol istemiştim kapımı çalan bir an da olsa..Tok karnına ikram edilen tatlılar gibi isteksizliğe, şımarıklığa mecbur eden bir sevdalı bulut olsun istemedim. Kapımda beklemesin dahası. İçimde esmelerinden kalan , kırdığın dallarda yuvası yıkılan yavru kuşların ağıtları kulağımda daha. Yüzümde kum fırtınasının çizikleri silindi. Üzerimde kalmadı güzel kavruk kokusu uzaklarından getirdiğin masumiyetinden insanlığın, inancın. Yine de var hala arka sokaklarımda gölgen...Esmesen de üşütüyorsun hala.
Ne güzel sözlerle ne güzel mevsimlere gülüyorken yüzüm sol elimde bir hançer sevdan. İtirafım ihanetimse de kendime, hala sen olsaydın diyorum.Ruhum bende olmazdı. Bu kadar korkusuz, kaygısız, tasasız mutlu olmazdım belki. Yüzlerce kez düşünürdüm konuşmadan, binlerce kez nasıl gider sesim derdim belki sesimi sana salmadan evvel. Şimdi rüzgara konuşmuyor olmanın rahatlığında dalgalarım. Denizin tüm densiz gürültüleriyle köpük köpük hoyrat benim de kelimelerim de. Yine de isterdim sen ol o bilmediğim ses penceremde.


Hiç bir sözü geri alamazken silebilmek yazıyı.. Lütuf  ve erdem...

Yorumlar