Yeşil Kabanlı Bay Kamil- kaptan nereye götürüyosun

'Kimse yalnızlıktan ölmez' diyen kadına baktı Yeşil Kabanlı Bay Kamil, yüzünde ne kadar belirgin bir duygusuzluk vardı. Duygusuzluk de bir duygu olabilir mi dedi ve yine devam etmedi düşünmeye. Yalnızlık ve ölümden bahsetmek için ne kadar genç ve güzel bir kadındı. Öyle hızlı konuşuyor ve hareket ediyordu ki, biri onu zorla dünyada tutuyor, bıraksalar Venüs'e koşacak sanırdınız. Telefonda kimle konuşuyordu bilmiyordu Bay Kamil, ama kimseyi hiç dinlemek istemediği belliydi. Genç kadın dinlerken bile ağzını dolduruyor, karşıdakinin sözünü kesmemek için zor tutuyordu kendini. O da tutabildiği kadar zaten. Her cümlesi bir tokat gibi olan kadının konuşmasını duyarken bile daraldı. Konuşmaya başlamadığında baksa, gençlik n kadar güzel bir ışık derdi Yeşil Kabanlı Bay Kamil, genç kadın için. Sonra ondan da sıkıldı. Hakkında düşünmek istemeyeceği kadar öfkeliydı kadın.
Yeşil Kabanlı Bay Kamil elindeki gazeteye baktı. Yalancılar, kesin satmışlardır kızlarını, yoksa hiç anlamaz mı insan.. dedi. Sonra otobüste bir adam bağırdı, kaptan orta kapıyı aç kapa diye. Aç-kapa ? nedenmiş ki dedi içinden, başını uzattı, ayakta kalan adamın sıkıştığını gördü.' Salak herif 'dedi içinden. Doğru düzgün durmuyolar ki, hem o da o kadar şişko olmasa, sıkışmazdı diye düşündü. Sonra yol boyu içinden bir şarkı söyledi. Yanlış söylüyordu, ve doğru yapmak gibi bir derdi bu konuda da yoktu aslında. Orta kapıdan bir ses daha yükseldi,' yapma abi açma kapıyı ya...' inmek isteyen adam, kapı ağzında sıkışan insanların nefretini kazanmıştı. İki dakika önce, türbanlı bir kadına yer verdiği için, kahraman ilan eden gözlerle bakılıyordu ona oysa. Adam inerken herkes söyleniyordu. Yeşil Kabanlı Bay Kamil ise sadece adamın lacivert kabanına baktı, başka birşeyin çok da farkında değildi kalabalık zihni. Biraz daha ilerlediler. Bu sefer bir delikanlı bağırdı 'kaptan durağı geçtin açsana kapıyı, hoop kaptan nereye götürüyorsun.. 'diye. Kapı ağzındaki güruh yine sızlandı. Açılacak her kapı , ezilmeki, sıkışmak, ellenmek, üzerine çıkılması gibi durumlar içeriyordu. Üstelik yeni konumda, bir önceki kadar bile sabit durmak mümkün olmayabilirdi. İki ayağını birden basacak yer bulup, bir de direğe tutunabilmek... şükredilecek şeydi çünkü.
Delikanlıya inseydin ya durdu demin diye bağırdılar, oysa otobüs sadece duraklamıştı ve henüz durağa da girmeden bunu yapmıştı. Kaptan diye anılan şoför, kapıyı durağı bayağı geçtikten sonra açtı. Açmayabilirdi, ama hatasını kabul etti , belki de adama acıdı sadece. İnen adam, ileri doğru yürüdü, söylendiği de belliydi giderken. Ama Yeşil Kabanlı Bay Kamil'in yanındaki genç kadının karşısındaki yaşlı kadın, 'bak bak, ileri giidiyo işte, yalancı bu .. dedi. Yalancıı.. İkiyüzlü.. 'dedi. Eğer gerçekten şçför geç indirmiş olsa, ileri değil geri yürürmüş çünkü... Bay Kamil, yaşlı kadının zekasını takdir etti. Ne varsa eski topraklarda var, yaşlı deyip geçmemek lazım, zehir gibi akıllı kadın diye geçirdi içinden.
Oysa söz konusu durak köprü kavşağı civarındaydı. İki durağın  ortasında, geridekine biraz daha yakın bir noktada indirilen delikanlı, geri yürüyüp zaman kaybetmemek için ilerlemeliydi. Üstelik öyle bir kavşak noktasında inmişti ki, geri yürümek için otoban üzerinde koşması gerekiyordu.Geri yürümeye kalksa, fırtına kılıklı tipi, yüzüne doğru vuracaktı. Arkasına rüzgarı alıp,kaybettiği zamanı amorti etmek istemişti delikanlı.
Yeşil Kabanlı Bay Kamil , 'salak çocuk dedi. Hem durağı bilmiyor, hem de herkesi kendi gibi salak sanıyor. Bi de yalancı ukala..Ne biçim genç bunlar..' dedi içinden. Yanında oturan kızınsa, telefonu tekrar çaldı. Bay Kamil gerildi yine, oysa kız yeni biriyle gayet tatlı konuşuyor, adeta şakıyordu. Dinlerken huşu içinde, nerdeyse eriyordu.
Yeşil Kabanlı Bay Kamil, bu kez kendini suçladı. Genç kadın aslında pek de güzelmiş, ne kadar da kibar konuşuyor, dedi. Kadının birilerini sebepsiz terkedip, ardındaki enkazın dırdırını da çekemeyecek kadar tezcanlı ve sıkıntılı olduğunu düşünmeden. Bu kadın da ben yapayım, ama kimse bana ne halt ettiğimi ve nelere zarar verdiğimi söylemesin, bilmek istemiyorum, ilgilenmiyorum.. diyenlerden olduğunu da düşünmedi.
Bay Kamil elindeki gazeteye baktı, kızını satmamış, kandırılmış ve tehdit edilmiş olan babanın beyanını da okumadan, yeni bir sayfaya geçti. 'Bu kadar kalabalık olmaz ki, otobüsler dedi , insan bir gazete okuyacak kadar bile kımıldayamıyor!'



'Kötü bir işçinin iyi bir aristokrat gibi yaşamasındaki tek fayda sistemedir.'

Yorumlar