Vela Benedixit - Kutlu Yelken


Kocaman bir yelkenliydin sen.Bembeyaz yelkenlerine Ege kokusu sinmişti.

Ruhun başka mavilerde, tenin başka mavilerde geziyordu.
O yüzdendi ayaklarında mavi dalgalarda beyaz köpükler ,başında mavi gökte beyaz bulutların dolaşması.
İki mavi, iki beyaz.. Biri Ak'tı, Kara diğeri biraz. 


Hiç seçmemiştik isimlerimizi.Kısa bir öykü değil bu. Cümlelerimiz devrildiğinde şiire dönüşüyor. Yazılması bitti sandığımızda  resimleri çiziliyor. Nereden başladı kalem, nereyi yazıyor bilmiyorum. Zaman sahnesinde doğaçlama oynamak dedikleri bu olsa gerek. Kimsenin yazmadığı, kimsenin silemediği kalem lekeleri,düşünce izleri var küskünlüklerle bezeli sessizliklerimizde.


Ben bu hikayede duru, masmavi ve tuzlu bir denizdim ben. Her an dalgalanabilir, her an sürükleyip, sürüklenebilir..Maviden yeşile, boz griye dönebilir.. Ama yelkenlerine hep dost bir kokuda saklı bir isimdim. Biraz iyot, biraz yosun, biraz gizem derinliklerde. Enginlere açılabileceğin ve kıyılara dönüp yüreğini bıraktığında bir sahilde, ruhunu  saklayabileceğin bir renkti ismim senin suretinde.

Güzeldi seyahatler, güzel izler bıraktın yüzümde doğrudur. Ama bilirsin, dalgaların izleri siliniyor seyri devam etmedikçe. Denizler mavidir, maviler çabuk unutur. Yarılsın dalgalar, kesilsin düz mavi.. Açılsın yollar pupa yelken gelen bembeyaz bir dostluğa...
Vela Benedixit







Bir rüzgar eksikti içimizde. Bir sessiz ayaz geldi. Gözgöre göre geldi. Soğuğu önce sen bildin. Sen kaçmadın, ben köpürmedim. Sonrası malum..
Söndü yelkenlerinin ihtişamı...Yırtıldı yüreğin, söndü hevesim.. Yelkeni pupa dolmayan bir yelkenli kaldı denizlerin ortasında. Kenarda bir de  liman vardı, o da bakakaldı ayazlara.. O yıkılmadı, sen kaçmadın, ben köpürmedim. Öylece kalakaldık. Dosttuk ve sustuk.  Öyle yazmıştık. Öyle biliyorduk.





Ama senin söylediğindi gerçek. Ben daha geç öğrendim. Belki yüreğimde  rüzgar seslerini ezberlemiş deniz kabukları sakladığımdan belki masallara inandığımdan..
Senin dediğin doğruydu seneler evvel. Biten rüzgardı sanmıştım. Dostluktu biten aramızda.
Ben seni yaktım tuzla, sen bana ağır geldin durdukça.
Rüzgardı aslolan aramızda. Anlam gitti, geriye kalmadı inanç. Geriye vefa kalmadı. Gereği kalmadı dediğince. Ben tuzumu çektim. Sen yelkeninin bembeyaz kocaman gölgesini...

Sen susmama kızdın, ben kızmana küstüm.Yitirdiklerimizin acısında sessizlikti saklandığımız. Sessiz bir fırtına koptu. Sen acıdın, ben üşüdüm. Fırtına dindi. Yeniden başladı hiç bitmemiş yazılar.. Kırgınlığımız dile geldi.

Diyecek söz yoktu, sen de biliyordun. Yaraya tuz basamayacağımı biliyordun, ellerim tuzluydu. Ellerim rüzgar kokar benim. Sen rüzgara küstün. Ben sadece sustum. Susarken öğrendim ama, rüzgarsız bir yelkenli ancak bir limanda durabilirdi en fazla. Dostluk bazen susmaktı, bazen susmak öğretiyordu dostluğun ne olmadığını.
Denizler hep dalgalıdır, hep götürür ruhundaki yelkenliyi engin Akdeniz mavilerine..  Dostluk bir kürekti sadece...Tüm yükü rüzgara yüklemeden de çıkılır yola. Yolda bulursun meltemi yanağında, sırtını dayayamasan da, hissedersin ılık varlığını. Rüzgara mecbur olmaz mavi yolculuklar, sürer seyr-ü sefer. Bir kürektir dostluk. Aşkın rüzgarı bitse de, biraz emekle, üşümez kimse, kalmaz dostluklar yolda...