MEDYA YÖNETİMİ



OTİZMDE SOSYAL BECERİLERİN GELİŞTİRİLMESİ


Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıkar. Otistik çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de, zeka seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır.
Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler.
Otizmin tanı kriterleri arasında sosyal etkileşim başlatma ve sürdürme sorunları yer almakta, otizmli çocukların yaşıtlarıyla çok az etkileşime girdikleri ve girdikleri bu ilişkinin de genellikle sınırlı ve olumsuzdur. 

Asperger sendromlu çocukların ise, bilgiççe konuşmaları, zengin kelime bilgisi ve gramatik olarak mükemmel cevaplar verebilmeleri, sosyal beceri yetersizliklerini örtebilmesine rağmen sözel olmayan iletişimin temelinde sorunlar yaşarlar. İletişime karşılık verme, diğerlerinin niyetlerini öngörebilme, sosyal problemleri çözmede, fikrin özünü anlama, kendi düşünce ve duygularını tanıma gibi sosyal alana ilişkin yetersizlikleri, yaşıtlarıyla sosyal ilişkilerinin yetersiz ve sorunlu olmasının sebebidir.

Otistik çocuklara sosyal becerileri kazandırabilmek ve problem davranışlarını sağaltabilmek,sosyal durumları tanımlamak, anlamak ve uygun sosyal tepkiler verme becerisi kazandırmak amacıyla sosyal öyküler geliştirilmiştir. Ebeveynler ve öğretmenler tarafından çocuğun gelişim düzeyine uygun olarak kısa metinler olarak yazılabilen sosyal öykülerde “nerede, ne, kim, neden, ne zaman” sorularına cevap verilmesi, öykülerin kişiye özgü, kişinin dil ve anlama düzeyine uygun olarak yazılması ve belirli cümlelerin bulunması gerekmektedir
Sosyal öykülerde betimleyici, yönerge verici, bakış açısını açıklayan ve doğrulayıcı cümleler yer almaktadır.
  • Betimleyici cümleler; sosyal durumun nerede geçtiği, durumun ne olduğu ve kimlerin yer aldığını, 
  • Yönerge verici cümleler; sosyal öyküde anlatılan durumda bireyden ne yapması ve nasıl tepki vermesi gerektiğini 
  • Bakış açısını açıklayan cümleler; kişilerin duygularını, düşüncelerini, inançlarını ifade etmekte, 
  • Doğrulayıcı cümleler de sosyal öyküdeki genel durumu açıklamakta, çocuğa sosyal durumla ilgili genel bilgi vermektedir . 
Sosyal öyküleri yazarken, öykü yazılan çocuğun bakış açısının benimsenmesi ve çocuğun bakış açısına uygun cümleler yazılması gerekmektedir . Okuma becerisi olmayan çocukların öyküleri anlayabilmesi için görsel sembollerden yararlanılması önerilmektedir.

Otizmli çocuğa sosyal öyküler kullanılarak, ev ödevlerini zamanında tamamlama becerisi , ödevlerine başlayamama, kendini engelleme davranışında azalma sağlanmıştır. Yapılan çalışmalarda, sözcükleri doğru söyleme, okurken sözcükleri doğru telaffuz etme ve sorulara cevap verme , bağımsız olarak seçim yapabilme ve oyunlarda uygun davranışlar sergileme , yemek yeme , okuma arkadaşlarıyla uygun etkileşim kurma ve kendini yönetme becerileri kazandırılmıştır. Asperger sendromlu ve otizmli çocuklara duyguları anlama ve fark etme sorulara cevap verme becerisi, işbirliği ve duygularını ifade etme becerilerinin öğretilmesinde ve akran etkileşimini artırmasında da yine sosyal öykülerin kullanıldığı ve özellikle bu grup çocukların sosyal becerilerinin geliştirilmesinde sosyal öykülerin oldukça etkili olduğu vurgulanmıştır.
Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otizmli kaynaştırma öğrencilerine “alay edilmeyle başa çıkma” ve “uygun olmayan dokunmaktan kaçınma” becerilerini öğretmek amacıyla bilişsel süreç yaklaşımı temel alarak hazırlanan sosyal beceri programları bulunmakta ve başarıya ulaşması mümkün olabilmektedir. Ancak çalışmalar, bu becerilerin tüm otistik çocuklara genellenebilir olduğunu göstermediği gibi, bu becerilerin kalıcı olabildiğine dair bir kesin bir bulgu da yoktur.

Otizmli çocukların , sosyal becerilerinin geliştirilmesi için uygulanması gereken pek çok program bulunmaktadır. Bunlar, otizmin durum ve derecesine göre seçilmelidir. Ancak bu programların en başarılı sonuçları bile genel olarak, temel iletişim kurabilme ve kendisini yönetebilme gibi sağlıklı bireylerde doğuştan var olan yetileri kazandırmayı sağlar.


BAŞARISIZ BİR MEDYA YÖNETİMİ ÖRNEĞİ
Adana Otistik Çocuklar Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı Sosyolog Fehmi Kaya
şoke eden iddialarda bulundu. Bütün otistik çocukların ateist olduğunu öne süren Kaya, "Otistik çocukların beyinlerinde inanç alanı olmadığı için Allah'a inanmayı bilmiyorlar" dedi.

Kaya, otistik dünyaya gelen çocukların temel özelliğinin dış dünya ile iletişim kuramamaları olduğunu söyleyerek, "İletişim kurup konuşamadıkları, empati kuramadıkları için, sizi anlayamıyorlar, sizin davranışlarınıza anlam veremiyorlar. Böyle bir problem var" diye konuştu.

Fehmi Kaya, Otistik bireylerin, soyut algılarının gelişmemiş olduğunu ifade etmeye çalışmış. Ancak, gazetelerin spotlarına çıkacak cümlenin ne olduğuna dikkat edilmemiş. Röportajda vermek istediği mesajın, doğru anlaşılması sağlanmalı ve kontrol edilmeliydi lakin yapılmamış. 
Kaya, demecindeki dindar nesil ideolojisi çerçevesinde bakıldığında; bireylerin din algısının geliştirilmesini hedefleyen bir kurum yöneticisi olarak bir beyan vermiş.Otistik çocukları, sağlıklı bireylerden nasıl ayırması gerektiğini , ayrımcılık yapmadan -hatta hiç yapmadan- ifade etmemiş.
Yukarıda ifade ettiğimiz eğitim ve öykülendirmelerle dinsel kategorilendirme yapmayı planladıklarını ifade ediyor.Ancak öncelikle medya yönetiminde, yarın kendisi 'beni yanlış anladılar, sözlerimi çarpıttılar' beyanıyla ortaya çıkmak zorunda kalacağı aşikar.
Bu tip beyanları yaparken, ne söylediğinize, nasıl ifade ettiğinize, kelime ve kavramları kullanışınıza dikkat etmelisiniz ki böyle skandallara yol açmayın.


Kaldı ki, öncelikle bedensel ve basit iletişimsel yetilerini sağlamak için bile eğitime erişemeyen otistik bireylerin, sırf ideolojik politikalar çerçevesinde değerlendirilmesi ne derece etik olacaktır.. o da ayrı bir tartışma konusu elbette. 'Kendi' 'ben' 'dogru' 'yanlıs' 'kotu' algısı olusmamıs bireylerde nasıl cennet-cehennem algısı oluşturabilirsiniz, böyle bir egitimi 'gercek anlamda, layıgıyla' vermenin ihtimali de ayrı bir tartışma konusudur.
Elbette otistik çocukların ezber yeteneğinin gelişkin olanlarına öğretebilecekleriniz mutlak. Ancak algılanamayacak ve özümsenemeyecek din öğretimiyle elde edilecek sonuçlar, doğru özümsenmiş bir politik demece de  yakışmıyor.

Bu söylemde pek çok hata bulunuyor. Yapılan röportaja hazırlanılmamış. İyi bir basın planlanması yapılmaması, kişiyi, kurumu ve hatta politikayı bir skandalın içine atmış. Allah otistik bireyleri de işlerine önem vermeyenlerin ihmalinden korusun dedirtiyor açıkçası