Yeşil Kabanlı Bay Kamil Yavşak Çaycıya Karşı

Dün, dün tanıştık dedi Yeşil Kabanlı Bay Kamil.. Vay anasına.. bir anda ne çok şey konuşuluyor el oğluylan..
Bir yandan eve gidince bir an önce ısrarla tam adını söylediği 'sosyal ağ' daki isminin başına T.C.  koymayı unutmamayı tembihliyordu kendisine. Yeni tanıştığı şu ademoğlunu eklemeyebilirdi ama ismini düzeltmeli- değiştirmeliydi. Hangisinin önemli olduğunu düşünecek kadar da boş şeylerle yormuyordu elbette kafasını..

Bir kaç dakika daha baktı pencereden. Yeşil bir yaprak görmeyi umdu. Gözlerini yumdu. Küçük şeylerdi hayat...Çaycı yine istemediği halde çayları tazeledi ve şikayetleri duymamak için, seğirterek sıvıştı. Bu çaycıya ödediğim parayı kendisime ayıramıyorum ya.. diye hayıflandı bir yudum çay içerken, soğumadan..

Askerliğini yaptığı küçük şehirden ilk kez birini görmüştü yıllardır. Ne televizyonda görünürdü orası, ne de ünlüler gecesi olurdu. Sanki birgün şehirliği geri alınsa, sessizce kasaba olarak devam ederlermiş gibi, mütevazı, sakin bir yerdi. Yeşil kabanlı bay Kamil hep , bir gün tatilde oraya geniş zamanlı gezmeye gideceğim der. O tatil hiç gelmez..

Çay bitti. Çay kaşığını bardağın üzerine bıraktı. Para yerine çay ocağından aldığı markalar bitmemişti. çekmecesinde birkaç tane daha vardı. Yine de makinede yıllardır yıkanmaktan ne rengi ne beyazlığı kalmamış, insanı lezzetten soğutan çay tabağınının yanına bozuk paralarını bıraktı. Aramızdaki ticaret bitti, artık tükettin lan beni.. mesajı vermek istiyordu. Çaycı, ayaklarını sürüyerek gevrek gevrek tüm yavşaklığıyla ofiste geziniyor ve herkesi lafa tutuyordu. Yeşil kabanlı bay kamil bir simit yemek istedi birden

Herkes sinir bozucu çaycının hipnotize edici etkisi altında olduğundan,kaytarmakta olduğunu gören birinin olmayışından istifade etti. Her istediklerinde çıkamıyorlardı artık. Çünkü zaten sigara molaları kaytarma sayılıyordu.. Daha merdivenlerden inmeden bir de sigara içmek istedi, çay da istedi simitle.. Ohoo.. dedi.. hiç dönmesem ya geri .sabah beri kafam şişti zaten çalışmaktan bugün... Şurdan sıvışsam.. Ceketi almasam da olur.. Kaçsam.. kim anlar ki.. Az kalmış zaten mesainin bitmesine derken... Üzerinde hala tüten sigara dumanı ve hafif şişmiş karnıyla arka çapraz masasaki yeni çocuğu gördü Bay Kamil. Bir anda tüyleri ürperdi.. Bu ne ciddiyetsizlik dedi içinden.. Şu hale bak.. Herifçioğlu geziyo, yemek molasına erken çıkalım, geç gelelim, on dakikada bir sigara, her biri beş dakika.. arada bir de kaytarma, laklak... ne yaman iş anam babam... 
Oğlana ters ters baktı, eliyle sigarasını yokladı.. 
Bir an, çok kısa bir andı.. Acaba dedi, ben de yanlış mı yapıyorum.. 
Hayır dedi bay Kamil.. Benimki öyle değil..
Hem simit istemiyorum artık, çaydan da bıktım, hem densiz adama bir kuruş daha kazandıracak değilim. İki nefes zehirlenip giderim işimin başına... Kaşlarını çattı onu ısıtan güneşe karşı.. Bir an gülümseyecek, gerinecek oldu,tuttu kendini.. İçinden bir ses, 'akşama ' dedi, 'mutlu olmak için akşamı bekle eşşo'lu'