Yeşeren ve yaşaran elalar yaşlanmaz

Elbette birkaç kelime yetmiyor arkamızda kalan arpalar boyu yollara. Hüsn-ü niyetler, hüsn-ü yusuf demetleri gibi gülümsetmeye yetmiyor yüzümüzü  yine de elalar yaşlandıkça menevişleniyor, yaşardıkça yaşlanıyor ama.
Yaşlar akarken Duygu selleriyle Damla damla Denize gözlerimizden..Elbette diyecek sözlerimiz olur zamana.
Küskün kalemlerin dalgalarda bıraktığı izler yansıtıyor yılların izlerini.
Sen bir çiçek tak demistim yakana,yakamozları takmistin..
Ne çok dolunay oldu ne çok hilal.. Büyüdü çocuklar yürüdü dağlar, Dağhanlar..

Evrilmis harfleri sevda-nın veda-ya, vedada öyle büyük bir ada saklıymıs ki her seferinde eksilen harfleri bile yutuyormuş.. O Ada,akan yillarin,bitmeyen suların susan harflerin birikmesiyle köprü kurmuş yeniden misralara,kitalara.. ..
Yillar akmis,Nagehan farkediyor insan yasadiğını.. Hayatin guzel, Nisan'ın kutsal olduğunu. Bahari çiçegi erguvani .. Pazar sabahi uykusunu aniden hatirliyor mutluluğu.. Şimdi cok uzaklardaki günleri gülüşleri ve Duyguları da animsiyor insan. Sevmistim diyor Nagehan,evveldi,bahar arefesi, taptaze ve bilinmez bir yolun yabanciliğini paylasirken.. Dalar gidr insan maziye de.. Nagehan,bir ses gelir.. Bir tomurcuk çiçek verir .. Hayat güzeldir dersin.. Yarinlar hep gözlerimizde olsun cunku dünler hep omzumuzda



Kalemin kırığına, ithaf olunur.