Taşan

Taylar büyüyüp güzel ve hızlı kısraklar olduklarında cennetin nehirleri doğurgan topraklar gibi
sürülür. Suların dibindeki topraklarda saklı kalan ne varsa eski erimiş ağaçlara ve kayalara ve eriyip ergiyip birbirine giren katı damlalara kadar hepsi nadastan alınır. Ele kumlar gelir. Ele kumlar arasında midyeler. Şiirden kaçana renkler, renklerden kaçanlara rüyalar gelir.
Kelimelerle küslük olmaz'mış. Bir de sofrayla.Yani masayla değil tabi ama Koltuklarla küsülür tabi.
Akan kelimelerde tanıdık harfler var geçmiş rüzgarlardan. Ben artık döndüm o garlardan. Haydarpaşa oldum sanki biraz. Mülki idare amirinin işlevsiz eskisi. Lakin dilimden akan tuzlu su, tadıma geçen ilham ellerimi yakıyor. Ki atlar kendilerini kimin süremeyeceğini bilirler. Daha iyi bilirler hatta atbinenlerden dahi. Değişen renkler, değişen mevsimler, gelişen ülkeler, yaklaşan savaşlar... Sonrasını gördükçe dökülüyor kelimeler akmak istiyor. Harflerinde imbat var savrulmasın diye lodosa vuruyor.

Yorumlar