ıslak yün kokusu

Oldum olası, oldun olası, olmaz olası artist bir taydın sen. Uraldın,altaydın.Türk diliydin. Beden eğitimi, müzik, resim...ilkokulların yazılıdan önce ağlatmayan dersleri gibiydin varlıklar dünyasında.
Bir cumartesi akşamı biletle ve numaralı koltuklarda seyredilen oyunların, sahnesinde görsem seni şaşırmam. Bugüne kadar, içinde görünmediğin  her varyate bir tesadüftü. Düf.
Kıyılardan esiyor  rüzgar. Bence lodos bu. Baş ağrısı yapıyor. Palmiye kokuyor. Şarap dökülmüş şile bezi gibi ve başağrısı ise ıslak yün gibi kokuyor.

Unutmamaya övgüler düzebiliriz düzinelerce. İnsan hatırlar. Hatırlamalı insan. Bildiklerini ve görmediklerini dahi. Ekim devrimini hatırlamalı, Tolstoyun bisikletini, tsunami felaketini ve ayşe arman felaketini ve güzel şeyleri de.. Hatırlamalı..sevgiyle anmalıııı...hıı hıımmm... Velev ki duran durur artık yerinde. Koşan sağlar bizimdir. Uçan sollar sizindir.  Meğersem ki Türkçem hara gide.
Kaldı ki bunların tümü düzmece olsun, yalan olsun. Olmasın mı... olsun.
Kim var başka, gönül rahatlığıyla yalanlar söyleyecek, kandıracak şu hayatta. Peeeh! Tembellik hakkı var insanın..Yalan söyleme hakkı da olabilmeli bence. Ben söylemesem de, insanların hakları olmalı. Böylelikle saçmalıklardan daha kolay geri dönerlerdi. Şimdi ancak pilavlar... Mesela bu saçmalıktan öyle böyle dönülmez.. Ya gerizekalılık beyanı hakkını kullanacak insan  ya da yazdığını silme hakkını kullanacak. Ben bu hakkı dibine kadar kullanırım mesela.  Konuştuklarımı undo ile geri alıncaya kadar.
Bazı haklarımın suyuna ekmek banasıya... O şekilde yani.
Mesele, o değil...

internette unutulma hakkı ise, Hakkı Bulut kadar kıymet-i harbiyesi olmayan bir konudur. Ki Hakkı Bulut feylosof bir ağbimisdir. Mevlana da Mesnevi'de (yakın çağ, yakın anlamsal Türkçe tercümesinde)


"Felsefeci akılla anlaşılır şeylere bağlanmıştır. Sûfi ise aklın aklına, yâni akl-ı külle güvenmiştir. Akıllının aklı olan akl-ı küll içtir. Ey felsefeci, senin aklın ise kabuk gibidir. Hayvanın midesi daima kabuk arar" der.
 Bunun da külle gibi bir ağırlığı, anlamak için de  komşunun külüne muhtaçlığı hatırlatması söz konusudur. Kül için de, bişeyler yakmak gerek. Doğazgaz ateş pahası...Eskisi gibi kömür de dağıtmıyor körolasıca belediyeler.. Durumumuz yok. Fındık kabuklarını yakacağız... Fındıkları yedikten sonra.. Fındıklar nerede?? Midede....Mide kelimesini de çözdük..Buradaki kabuk kelimesinde dolaylı mana da bu olsagerek... Derin anlamlar gizli işte..
Hasılı... Gözlerinden öpemem karasallık getirir. Bir föhn rüzgarı eser zirvelerden. Ben çölden geldi sanırım. Üşürüz. Farketmiyor çölün soğuğu sıcağı. Kuraklık, yaşanmaz bir iklim. Onu bilir tüm salyangozlar. Yağmur yağar, gözbebeklerimde gezinirler desen desen, demesem de...Onlar gezer, küçücük yavaşcacık adları, adımlarıyla. Hayatı durdurur gibi.. Vitesi durdurup biraz huzur verir gibi.. Salyangozlar gezer yağmurda
küçücük
..Sonra her yer ışıl ışıl tuzlu ıslak kocaman yağmur dalgaları...


Yorumlar