ayhan abi bi çorbamızı iç

Hep inceden gelir aklım başıma hep inceden inceden... Yıllar evvel bir kara köpeği demiştim. Atlarıyla geliyorlar, korkmuyorum dediğin şarkılar  meşhur olurken, Köpekler, iz sürmüş tersine. Seni geriye. Şimdi yine oradan buradan inceden akan anılar, tanıdığımda şablonun gerisindeki boşluklarından korktuğum insanlar geliyor aklıma. Hep inceden inceden.
Şimdi kategorize edilmeyecek yanlarını bir yana koyup, hani ...sayılmaz onlar.
Hani onları bir yana koyup, bakıyorum. Şablonlardan gerisindeki boşluk çınlıyor kulağımda.
Dün düşündüm. Ayhan Sicimoğlu'nun öleceğini bir gün. İnsanoğlu doğası çiğdir, bir ferahlama gelmeliydi içime. Gelmedi. Vallahi, tüm ademiyyetin reddettiği habisliği üzerime alasıydım. Ama üzüldüm. Yani şimdi böylesi daha acı değil mi?
Nasıl ki etsiz yağsız soğansız yeşil mercimek ile deniz mahsülleri salatası aynı şekilde boka dönüşüyorsa. Sürecin verdiği fiziksel haz ise saniyeler ile ölçülüyorsa. Hani "hep o kararlılıkta "beslenmenin" uzun vadeli sağlıklı hazzı" .. dersen, o tamamen başka.
Biz burada yediğin nesnenin sıçtığın nesneye dönüşümünü yazışıyoruz.
Biz, hasta sevgilim ve mendillerim. Bana bakarken hasta oldu. Ben de mendillerimle kaldım. Çiçeklerimle mendil...
Aslolan şuydu, Ayhan Abi, balık ayhan olmayan.. emr-i  hak vaki olunca, belki cenaze daha kalabalık, sosyal medya daha aksiyonlu, belki daha bişey...
Ama bu dünyadaki bu zaman içinde bu formatta sona erecek. Hatta öğretilen genel kanaatlere  göre, benliği hatta anlamı yok olacak. Şimdi bunca gezdin, konuştun, çaldın, dansettin, öğrendin, yedin, ayırdın, farkettin, dinledin, söyledin.. Bunlarda dolu bir şekil şemal yaptın, ki bence lüzumsuz. Kot tshirt de yeter :P Ama birileri yapmalı değil mi.. Belki de aslında erkek tavuskuşlarının varlığı teoride gösterişin anlamsızlığı kadar rahatsız etsede, seramonisi ile güzeldir. Aynı şekilde insanın bu şekil düşkünlüğü de eşitliksizliği pekiştirici ve gösteriş arzusunun ilkel bir yansıması olsa da belki estetik olarak kabul edilebilir.
Ne diyordum.. Ayhan Bey... Neyse ya. Üzüldüm şimdi. Ölmesin boşver. Scope var. Onunla da geziliyor dünya. Online kontrolsüz interaktif belgesel. Türkiye hariç. Bizimkiler hayvan. Nat geo wild daha medeni kalıyor. Ayhancıım yaşasın, hastasıyız demeyeceğim bak yine slogandır, markadır çıkıyor karşıma. Hastayken gıcık oluyorum. Sanki değilken süpermişim gibi. Gerçi hasta da denmez yani bir pıtlık soğukalgınlığı. Burada anlattığım bana nasıl da uf olduğu değil. Böyle de yaşanır diyorum. Bence de, böyle yaşanır. Hani mendiller, çorba, koşturmasız, korkusuz. Belki telefonsuz bulamasak da kimseleri yeryüzünde ezbere. Bilirim esas yerini. Bilirim. Bazı öyküler tek başına yazılmaz. Şiir tek başına yazılırdı belki. Hatırlamıyorum desem yeri var. Şimdikiler öyle, işte. Yağdı yağmur çaktı şimşek. Kelime dağarcığım tükeniyor. Ve tükeniyor daha bir çok şey. Korkmuyorum. Tükenmiyor güven. Başım her daim bir yeri biliyor. O yakaları gördükçe içim üşüyor. Gezmek korkutuyor beni artık. Birden bire ansızın bir başka biletin valizi oluveren bir hayatla dönen zaman gibi kalmak fikri dahi korkutucu. Hani ne alakası var değil mi, çiçeklerim ve mendille... Bir uzak anıyı çok görmüyorum. Ama bizde yalan yok.:P  Sen şimdi yine kalk git o iki yakanı bir araya getirmez uyuntu nan- ak köpeğe yüz ver. O edebiyat dergisi feylosofu,  burnu havuçtan meze "M"adam, yok öyle nazımdan seslensin gidişine, yok sakesine sappho kaçmış multikültürel mantarlıklarda bi takım yeni jenerasyonun kendini yaşlı saymaya temayülünde bulunsun.  Sen bir kaçışından bir başka kaçışına giderken uğradığın bir limana geri döndün diye şimdi daha yaşlandı mı bay Sicimoğlu?


Onu yaşlandırıyorsun. Aynı suda iki kere yıkanılmaz. Ama sen bunu daha az felsefi olarak da ele alabilirsin...
İnsan.
Kendisini hoyratça bir yerden bir yere vururken bile , tatmin olacağı bir usül buluyor. Ne ... asil. Ya sa özgün. Zaten insana özgü ya sadece bu tür tatminler. İşlevsiz tatminler...
Adını fedakarlık koyuyorsun, çilekeşlik, mazlumluk, kederşahilik, adını susmak içine atmak koyuyorsun... 

Oysa ne yüzleşiyorsun kendinle, ne de görüyorsun aslında gerçekleri, yapmak istediklerin için mazeretler üretmenin tuhaf bir yolu. Kendinde hak görmediğin şeyler için yaşadığına inandığın haksızlıklar yaratmak..Oysa bu terazi de senin..Herşeyin bedeli var ama. Ben üşüttüm. Sevgilim bana bakarken hasta oldu. Mendillerim var. Ocakta çorba. Anne çorbasının da bedelleri olduğu gibi, mercimek çorbası 5 tl olduğu gibi, sana çorba yapayım diyen arkadaşının muhabbeti çekilmez olduğu gibi.. Hayatta herşeyin bedeli var. 

Yorumlar