çığ altında gökkuşağı

Kulaklar duymak istediğini duyar. 
Ne yaşattığını bilmez yaratan. 
Özlem ayda, kavga vatanda hüküm sürer. 
Yavaş yavaş kesilir ayaklar sevdadan.
Artık kelimeler dile küsmüş, gözler misafir.. 
Hep gitmek istemeler yol sevdasından değil artık.
Yol birleştirmeyi bırakınca ayırmaya başlarmış.
Duyduğu, gördüğü,ağrıdığı,üşüdüğü,acıdığı,kaçtığı.. herşey kartopu gibi büyür
Ve çığ düşer özleme. 
Kulaklar.. 
Yanlış duymaz
Kalp ne renk atarsa odur rengi gerçeğin.
 tatsız,kokusuz bir  karanlık yarattığında, zaman yavaş geçer. Baktığında değişmiş olanın duydukların olmadığını anlarsın. Kulakların kaybolan renkleri görmüyor. 
Ellerin siliyor gökkuşağını. 
Çocukluğu, sustuğun duyguları itip elinin tersiyle huzur aşkına..
Anlaşılmadığın, düşünülmediğin inancını besleyip haklı kalma kavganla bir karanlık yarattığında
Gökkuşağını görmeyeceksin. 
Huzur artık aşksız bir ezber haline döndüğünde.
Ve hiçbirşey değişmemişken böyle  neşesiz ve can sıkıcı bir gri kar yığınının sadece adını değiştirdiğin, ışığını kararttığın bir gökkuşağı olduğunu anlayacaksın.
Kulaklar duyar. Yalan.
o çizdiğin adam gerçek değil.gecendeki o düşman yok aslında.
Meğer ki biçtin bu karanlık formayı sen.. çocukluğa düşen top oynamak sadece. 
Çevir etrafımızı ve saklan halı sahalara. Sonra sahte aydınlıklar.. sonra kapat spotları..
Bardak kırılsın, top patlasın.. 
Kara bir forma yutsun çocukluğu..
Peki kulaklar bilir mi yaşlı adam gülsün diye neşeli dururken ellerden hangi renkler eksilir.
Ulaşmayı bilmeyen harflerde


Yorumlar