2021 yazında bir dejavu talebi

onlarca yazı içinden sadece bu çıktı
Angelina jolie pitt in yönetmenliğini yaptığı filmin 5 ev arkadaşınca yorumlanmasından, karmete tarikatına kadar.. ne bileyim.dün kitlesel salgının gerçekleştirdiği fantezileri falan yazacaktım.
bahar dalı gibi fışkıran şiirler yazacaktım.
yıllar evveldi, coğrafya kaderdir deyip seni yazacaktım bir deli orman. yürürken parmaklarında marifet ve üretkenlik, ve elma bahçelerinde orta asyanın terkedilmişliğinden zarafetine fransız filmlerindeki kadın yüzlerinin. aklımda kalmayı bilemeyen yönetmenlerin izlenimi silinmeyen karelerine uzanacaktı. natürmort gibi olacaktı. Yüzmek için kalkınca gelen çocuk coşkuyu değil, ya da hareketin deviniminde asla düşmeden tek ayak üzerinde duruşunda karakterin dengesini yansıtmayacaktım. Bildiğin natürmort.başlamıştım bile. sırttan aşağı coğrafi resimlerle bir yerlerinde dünyanın geçmişe seyahat edip, kurak çöllerde Lawrance olacaktım. sola dönsen derin bir uçuruma sürüklenip düz gittiğinde yamaç, hatta dimdik yalçın dağlar vardı. kapaklar. 7cm kapalı.

Ellerimden akıp giden bişeyler vardı, gitmeli mi kalmalı mıydı renk değiştirip bilemediğim.
İçimden akıp akıp duran bişeyler var. o burada. içimde. Ama kabarıp kabarıp taşan şeyleri artık taşırtmamak ruh içre sellerden devasa bir erozyon rutin oldu. Kırıp dökmenin coşkusu ne yüceymiş. Bu yılgınlık insanın omuzlarında, içinde heveslerini susturan bir yoksulluk gibi.

Atını kaybetmiş, kasabası satılmış, yaşlı ve artık silahsızlanma yasasıyla country müziğini ve armonikasını  yitirmiş amerikan sığır çobanı gibi.  Pikniğe geldiği yerde yağmura yakalanmış çocuk gibi. Çamurun tadını çıkarması yasaklanmış.
Ben sustum sen anlaları metin üzerinde çalışmalara dönüşmüş bir sıkıntı.

2021 yazında yazılan bir fantezi.. 2006'ya geri dönmekten ibaret olacak. Meğer hayalmiş seni sevmek. Ellerinin sükutunda durduğu bir hayalmiş. Kahırlar ve lanetlerden uzak ve dramatize edilmemiş ev içi edebiyatın anca yat kısmında kilitli kasıntı kalmışken ve iki saat sonrasının bile hep daha kötü olabileceği fikriyle, yarım bırakacağım cümleleri.
Hayal kurmaktan delice korkar olduk ki ben hayal kurmam. Biz gerçekçi eğitildik muktedir ve çalışkan nesillerdik. Sonrası fiyasko. İyi bir başlangıç yapılmıştı oysa. bahara sokayım seviyesine geldik. Dev bir hayal kırıklığı.

Neyi aşsam, sen hayalsin artık bir zaman.  Ki çok da varoluşsal sancılarla zamanı bükmekten, portakalı soymaktan falan bahsetmiyorum.
 Bugün bir şiir okudum. Diyor ki
ay, denizde portakal... ne güzel.

De ki burada yolunda olsa hersey... Her hafta sessiz bir kaygı, endişe olmasa.. Bir rutine girse işler güçler.. polisler saldı sokak başlarını. köşebaşlarını tutan silahlı adamlar 21. yüzyıl şiirine böyle sızdı işte. Madem ki apolitik devrim karşıtı anti militaristler popülist lümpen tombikler oldunuz hepiniz. O zaman sıradaki faşizm size gelsin dedi müezzin ... her köşe başı 3bin 5bin Fatih ürek şarkısı gibi.
ne diyordum, de ki tamam dedim dayanamadım gari. Bitmiyor ki böyle, yine yemek yine yemek, yine yemek hep aynı işler.

Sevişmeye vakit yok ve esnemeye. Oysa ellerimiz çamaşır suyu ütü, rakımız sınırlı damlalıklı ama sonsuz bir süpürge uğultusu. Kaçışımızdıysa bu neden kitaplara saklanmadık ya da yeni işlere.. Neden ellerinde tomurcuklanmıyor her gün büyümesini beklediğin çiçekler. Ama tomurcuklandılar... Ama dokundun toprağa .. ellerinde çiçekler açtı.. Bir balkon yarattın umut manzaralı.
 Ne güzel öğrenirdik dans etmeyi. Ki dans, yaşlandığımızda da eğlendiriyor bizi. Ben pek dans düşkünü değilim, ya da ritme aşina değilim orta okul beden eğitiminden sonra. Ama kişinin kendi bedeni içinde bir, eşiyle başka bir bir olması, 3 toplamda 1 tek dansın var olması ve bunun spontanlığı fikri çok hoşuma gidiyor. Biraz da sanırım

Yorumlar